1915 Diyarbekir vilayetinde Ermeni tehciri


Tezin Türü: Doktora

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2019

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: HÜSEYİN KURT

Danışman: Ayşe Sıla Çehreli

Özet:

Ermeni sorunu, 1878 Berlin Antlaşması ile birlikte Osmanlı Devleti’nde bir ıslahat konusu olarak gündeme gelmiştir. Bu tarihten sonra büyük güçler tarafından yapılan baskılar sonucunda bir dizi reform projesi hayata geçirilmiştir. Fakat bu reformlar istenen neticeyi vermemiştir. II. Meşrutiyetin ilanı, Ermenilere yönelik reformlar konusunda yeni beklentilere neden olmuştur. Ancak İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin (İTC) giderek milliyetçi bir ideolojiyi benimsemesi sonucu reform sorunu sürekli olarak ertelenmiştir. Rusya’nın baskıları sonucunda Doğu Anadolu bölgesinde oluşturulan Genel Müfettişlik kurumu, I. Dünya Savaşı’nın başlaması sonucunda lağvedilmiştir. Osmanlı Devleti’nin I. Dünya Savaşı’na dahil olması Ermeni toplumu açısından bir dönüm noktası olmuştur. Savaşla birlikte İTC hükümeti, Ermenilerin Osmanlı Devleti’ne sadık vatandaşlar olmadıklarına karar vererek onları, Güney vilayetleri olan Halep, Zor ve Musul’a tehcir ederek zorunlu iskana tabi tutmuştur. Merkezi idare tarafından alınan tehcir kararı, yerel düzeyde çeşitli suiistimallere ve katliamlara yol açmıştır. Bu katliamlarda yerel yetkililerle birlikte merkezi idarenin rolüne ilişkin bulgular önemli bir soru işareti olarak varlığını sürdürmektedir. 25 Mart 1915 tarihinde Diyarbekir vilayetinde vali olarak görevlendirilen Reşid Bey, İTC’nin ilk kurucuları arasındadır. Reşid Bey, henüz Diyarbekir vilayetinde göreve başlamadan önce Ermenilerin farklı bölgelere sürülmesini savunmuştur. Bu açıdan vilayette göreve başladığı ilk günden itibaren, Ermenileri iç düşman olarak görmüştür. Dahiliye Nezareti’nin Diyarbekir vilayeti ile yaptığı yazışmalarda, vilayette yaşanan katliamların topyekûn imhaya yol açmaması istenmiştir. Reşid Bey, merkezi yetkililer tarafından sık sık uyarılmıştır. Bu durum, merkezi yetkililerin vilayette yaşanan olaylardan haberdar olduğunu göstermektedir. Reşid Bey, Dahiliye Nezaretinin bilgisi dışında Diyarbekir vilayetindeki Ermenileri kendi insiyatifi ile tehcir etmiştir. Diyarbekir vilayetinde ciddi bir isyan emaresi olmamasına rağmen kentteki Ermenilerin büyük bir isyan hazırlığında olduğunu iddia etmiştir. Bu sayede hem merkezi yetkilileri yanlış yönlendirmiş, hem de vilayette kendi gündemini uygulamaya koymak için uygun bir ortam yaratmıştır. -------------------- The Armenian issue became to main topic with 1878 Berlin Agreement as a subject of reform. After this date as a result of the pressure put by some major authorities, a set of reform project went live. However, these reforms did not end up as expected. The proclaim of 2nd constitutional period caused new expectation abaut the reform to the good of Armenians yet as a result that Party of Union and Progress (İTC) adopted nationalistic ideology day by day, the reform issue was put off steadly. As a consequence of Russia’s pressure, Genetal inspectorship institution, wich was set up in the East Anatolia, was shut down when World War I started. The fact that Ottoman Empire took part in the war was a milestone for Armenian people. Together with the war the İTC government decided that the Armenians were not loyal citizens in the Ottoman Empire and subjected them to forced resettlement in Allepo, Zor and Mosul. The findings of the role of the central administration together with the local authorities continue to be an important question mark in these massacres. Mr. Reşid was the one of the first founders of İTC who was appointed as governor in the province of Diyarbekir on March 1915. Mr. Reşid has advocated to banish Armenians to different region before he started to work in province of Diyarbekir. İn this respect, he saw the Armenians as an internal enemy from the first day of this tenure in the province. İn the correspondence with the İnternal Supervision in Diyarbekir province, the massacres in the province were requested not to cause total destruction. Mr. Reşid was frequently warned by the authorities. This shows that the central authorities were awared of the events in the province on their own initiative. He claimed that the Atmenians in the city were preparing for a great rebellion, although there was no sign of a serious revolt in the province of Diyarbekir. İn this way, he both misled the central authorities and created a suitable situation to implement his agenda in the province.