İnsan güvenliği sorunsalı olarak uluslararası göç: Türkiye ve Avrupa Birliği'nin Suriyelilere yönelik politikaları


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2019

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: CEREN ECE GÖCEN

Danışman: Gonca Oğuz Gök

Özet:

2010 yılı sonunda etkisini gösteren ve “Arap Baharı” olarak adlandırılan ayaklanmaların etkisini en sancılı biçimde yaşayan Suriye’deki iç savaş sebebiyle milyonlarca Suriyelinin göçü, ağırlıklı olarak Türkiye’yi ve AB’yi hedeflemiştir. Bu çalışmanın temel amacı, Türkiye’nin ve AB’nin Suriyelilere yönelik göç politikalarını insan güvenliği kavramsallaştırması çerçevesinde, göç ve güvenlik ilişkisi göz önünde bulundurularak, karşılaştırmalı bir şekilde analiz etmektir. Ayrıca Türkiye ve AB’nin Suriyelilere yönelik göç yönetimi politikalarının hangi boyutuyla klasik güvenlik ve (veya) insan güvenliği kapsamında değerlendirilebileceğini karşılaştırmalı olarak sorgulamaktır. Çalışma, Suriyelilere yönelik politikaların halen devlet odaklı klasik güvenlik boyutlarıyla ve göçün güvenlikleştirilmesi işleviyle ön planda olduğunu, kalıcı çözümler sunamadığını ileri sürmektedir. Sonuç olarak, BM tarafından tanımlanan insan güvenliği boyutları içerisinde ekonomik güven(siz)liğin çözülmesi gereken en önemli sorun olduğunu ortaya koymaktadır. -------------------- Immigration of millions of Syrians due to the civil war in Syria, which suffered the most painful effects of the late 2010 uprisings called the “Arab Spring”, aimed mainly towards Turkey and the UN. The main aim of this study is to comparatively analyse, Turkey and the UN’s immigration policies towards Syrians within the framework of human security conceptualization, while considering immigration and security relationship. It also comparatively questions, to which extent Turkey and the EU's immigration management policies towards Syrians can be evaluated within the context of classical security and/or human security. The study suggests that policies for Syrians are still being assessed with state-focused classical security dimensions and are at the forefront for the function of securing migration, failing to offer lasting solutions. As a result, it reveals that within the dimensions of human security defined by the UN, economic (in)security is the most important problem to solve.