Klasik Dönem İstanbul Camilerinde Müezzin Mahfilleri


Tezin Türü: Yüksek Lisans

Tezin Yürütüldüğü Kurum: Marmara Üniversitesi, Sosyal Bilimler Enstitüsü, İslam Tarihi ve Sanatları Anabilim Dalı, Türkiye

Tezin Onay Tarihi: 2019

Tezin Dili: Türkçe

Öğrenci: ELİF İNANÇ KAVAK

Danışman: Aziz Doğanay

Özet:

İstanbul’da Sultan II. Bayezid Külliyesi’nin yapımıyla başlayıp, yaklaşık iki yüzyıl süren Osmanlı Mimarisi’nin Klasik Devri, devletin siyasi- askeri alanda olduğu gibi kültürel ve sanatsal alanlarda da en olgun dönemini ifade eder. Osmanlı Devleti’nin ulaştığı maddî- manevî seviyenin ve estetik zevkinin göstergesi olan bu eserlerin her birini tüm detaylarıyla inceleyerek, sadece niceliksel bir tarama ile değil, o dönemi ruhuyla anlamaya çalışmak, günümüzde bize ışık tutacak önemli adımlardandır. Bu devrin en önemli eserlerinin çoğu Mimar Sinan’a ait eserlerdir ve ekserisi İstanbul’da yer almaktadır. Osmanlı dönemi camilerinde müezzin mahfillerine genel bir bakış atmak istediğimizde, incelememiz gereken eserler, sütunlar üzerinde yükselen müstakil mahfillerin çokça harem içinde yer almaya başladığı, mimaride klasik dönemi ifade eden tarih aralığında inşa edilmiş mahfillerdir. Bu sebeple çalışmanın kapsamı İstanbul’da yer alan klasik dönem müezzin mahfilleri ile sınırlı tutulmuştur. Osmanlı Dönemi’ne ait olgun mimari eserlerde mekan tasarımında denge, fonksiyonellik ve İslam’ın temel prensiplerinden “tevhid” fikrini vurgularcasına bütüncül bir tasarım görürüz. Harem içinde bu bütünlük ve ahengi bozmayacak şekilde yerleştirilen müezzin mahfillerinin tezyinatında da oldukça sade tasarımlar uygulanmıştır. Bu çalışmada, ayaklı müezzin mahfili bulunan eserler tesbit edilerek yerinde incelenmiş, lazermetre yardımıyla mahfillerin ölçüleri alınmış ve mahfiller fotoğraflanmıştır. Planlar bilgisayar ortamında çizilerek çalışmaya alınmış, planları görsel olarak desteklemek için mahfillerin fotoğraflarına da yer verilmiştir. Araştırmamızın kapsamına girmeyen fakat bu alanda önemi haiz müezzin mahfilleri ile karşılaştırmalar yapılarak çalışmamız tamamlanmıştır. İlk müezzin Bilâl-i Habeşi’nin mirası olan müezzinlik makamı, Müslüman halkın her zaman hürmet gösterdiği bir vazife olmuştur. Bu çalışmada hem fonksiyonu hem manevi değeri itibariyle ibadethanelerde müstakil bir yere sahip müezzin mahfilleri incelenmiş ve bugüne kadar detaylı incelenmeyen bu mahfillerin dini mimarideki yerinin anlaşılmasına katkıda bulunmak amaçlanmıştır. -------------------- The Classical Period of Ottoman Architecture, which began with the construction of the Sultan II. Bayezid Complex and lasted for almost two centuries, represents the most mature period of the state in political and military fields as well as in cultural and artistic fields. Examining every detail of these works, which are indicative of the material, moral level and aesthetic taste reached by The Ottoman Empire, and trying to understand the period not only with a quantitative survey but with its spirit, are important steps that will shed light on us today. Most important works of this period belong to Mimar Sinan and most of them are in Istanbul. When we want to give an overview of the muezzin loges in the Ottoman mosques, the works that we should examine are the loges built in the range of history which expresses the classical period in architecture. For this reason, the scope of the study was limited to the muezzin loges in the Classical Period in Istanbul. In the mature architectural works of The Ottoman Period, we see a place design, emphasizing the idea of balance, functionality and a holistic design emphasizing the idea of ‘tawhid’ which is one of the basic principles of Islam. Very simple designs were applied in the decoration of muezzin loges placed in mosque in such a way that this integrity and harmony were not disturbed. In this study, the works with muezzin’s loge were determined and examined on site, the measurements of the loges were taken with the help of laser distance meter and the loges were photographed. The plans were drawn on the computer and the photographs of the loges were included to support the plans visually. Edirne Selimiye Mosque’s muezzin loge and Bursa Grand Mosque’s muezzin loge, which are considered to be the summit of the classical period, which we do not include in our study because they are not in Istanbul, and Istanbul loges were compared. The office of muezzin, which was the legacy of Bilâl al-Habashi, was a duty that was respected by the Muslim people. In this study, muezzin loges, which have a separate place in places of worship both in terms of their function and moral value, were examined and it was aimed to contribute to the understanding of the place of these loges in religious architecture which has not been studied in detail.